20 Şubat 2013 Çarşamba

Yeni Trendler: Starbucks'ca Konuşma Kursları

     Bu hafta ki Yeni Trendler köşemizde son zamanlarda ortaya çıkan bir girişimden bahsedeceğiz; Starbucks'ca Konuşma Kursu. Kursun kurucusu Altan Batıyay ve kursiyerler ile keyifli bir söyleşi yaptık. Daha sonra da kursun etkisini yerinde görmek istedik ve en yakın Starbucks'a uğradık. Şunu söylemeliyim ki gerçekten çok etkileyiciydi. Hepsi tam bir profesyonel haline gelmiş. Daha fazla uzatmadan sizleri Altan bey ile tanıştırmak istiyorum.
-Altan bey bu kursu açmak nereden aklınıza geldi?
Üç yıl önce o dönem beraber olduğum kız arkadaşım ile bir Starbucks'a gitmiştik. Aslında ben o tarz yerlere pek alışık değildim. Daha çok evin yakınlarında bulunan kafelerde buluşmayı tercih ediyordum kız arkadaşımla. Oralarda bir sorun yaşamıyorduk. Çay istiyorduk veya en fazla nescafe. Onda da maksimum iki seçenek var zaten sütlü veya sütsüz. Zorlanmıyordum yani. Ne zaman ki Starbucks a gittik o kasanın önünde dikildik bana kal geldi. Bilmem kaç çeşit kahve çeşidi var ama hepsi yabancı isimli. Ben nerden bileyim white chocolate mochayı yok efendim americano yu. Biz Selim Abi'nin kıraathanesinde okey, tavla oynayarak gençlik dönemini geçirmiş adamız. Neyse ben filtre kahveyle kurtardım kendimi en azından öyle sandım. Kız arkadaşım ben Raspberry Black Currant Frappuccino içicem demez mi. Ananın evinde de hep o dediğinden içiyordun ya zaten dedim kendi kendime. Neyse orada başladım debelenmeye sipariş vermek için. Sırada bekleyenler, kasada duran bayan herkes garipsemiş şekilde bana bakıyo. 10 dakika sürdü siparişi vermem o da yardımla. En sonunda aldık kahveleri oturup içtik ama benim aklım az önce ki rezillikte kaldı tabi.
-Bu olaydan sonra mı bu kursu açmaya karar verdiniz?
Direk olmadı aslında. O günden sonra çok uğraştım çalıştım ettim Starbucks' taki bütün kahvelerin ismini ezberledim. Ama düşündüm bu durumda bir tek ben olamam. Benim gibi olanları da bu konuda eğitmeye karar verdim.
-O zaman kursun içeriğinden bahsedelim. Katılımcılara sadece kahve isimleri mi öğretiliyor?
Hayır. Aslında bizim kursumuzda Starbucks' larda hayatta kalma sanatı öğretiliyor diyebilirim. İlk dönem kahve isimleriyle başlıyoruz. Uygulamalı dersler olduğu için sipariş yanında nasıl içileceği dersleri de var. Özellikle bol krema kullanılan kahvelerde o kremanın ne yapılacağı soru işareti bir çok kişi için. İçeceği bitirip bardağın dibinde kalan kremayı yemek için uğraşırken telef olan çok arkadaş oldu burada.
Bunun yanında yiyecekler ve genel davranış ve tutum derslerimiz de mevcut.
-Emre bey siz kursiyerlerden birisiniz. Nasıl haberiniz oldu bu kurstan?
Benim amcaoğlundan duydum. Kendisi katılmıştı çok memnun kaldığını söyledi bende denemek istedim çok faydalı olduğunu görüp devam ettim.
-Nasıl bir ihtiyaç üzerine başvurdunuz buraya?
Burada olan herkesin gelme sebebi benzer aslında. Nişanlımın zorlamalarıyla birkaç kez Starbucks' a gittik. Latte istiyodum devamlı çünkü diğerlerine dilim dönmüyordu. Lakin yanında Very Berry Muffin isteyeceği tuttu. Ben profiterol demeyi 5 senede sökmüşüm onu nasıl söyliyim. Bak diyorum elmalı kek var, havuçlu kek var ondan alalım yok illa da muffin diyor. Artık çalışan arkadaşa nasıl bir şey dediysem hangi boy olsun diye soruyo. Kahve istiyorum zannetmiş. O gün karar verdim bu kursa gelmeye. 
-Bugün geldiğiniz noktadan memnun musunuz?
Tabi canım o günler geride kaldı. Artık korkmadan giriyorum Starbucks' a. Altan Hoca sağolsun.

Bu keyifli söyleşiyi bir Starbucksta gerçekleştirdik. Tüm siparişleri de kursiyer arkadaşlar verdi. Seçimleri gerçekten mükemmeldi. Bu bile kursun faydasını gösteriyor sanırım   

12 Şubat 2013 Salı

Yerli Justin Bieber: Küçük Tankut


   Bir süredir hayatımızda olan yeni bir yıldız var; Küçük Tankut. Onu şarkılarıyla ve değişik tarzıyla tanıyoruz çoğumuz. Ama bugün başka bir Tankut tanıyacağız. Benim için çok keyifli bir röportaj oldu umarım sizin için de öyle olur.

Kimdir Küçük Tankut?
-Benim işte kim olucak
Yok öyle değil. Yani kendini anlatır mısın biraz?
-1995 de Ankara' da doğdum. Annem ev hanımı babamda kahvede ocakçı. 4 kardeşiz.
Sanırım futbolla da uğraşmışsın bir dönem
-Evet bir dönem amatör bir kulüpte alt yapıda oynuyordum. Hocalar futbol tarzımı Figo' ya benzetiyorlardı. Baya umutlulardı benden yani.
Sonra ne oldu?
-Tarzımın Figo' ya değilde Sabri Sarıoğlu' na benzediğini anlayınca kovdular beni kulüpten. Futbol hayatımda bitmiş oldu.
Müziğe geçişin nasıl oldu?
-Müziğe başlamamda babamın çok önemli katkıları oldu dityebilirim.
Yeteneğini ilk o keşfetti yani.
-Pek öyle değil. Kulüpten atıldıktan sonra "senin okuyacağın da yok çalış bari meslek öğren" dedi ve beni mahalledeki kaportacının yanına çırak verdi. Kaportacıda çalışırken şarkı söylüyordum ustam da burada bizim kafamızın içine edeceğine o kadar meraklıysan televizyona çık dedi. O dalga geçmiş aslında ben ciddiye alıp O Ses Türkiye' ye katıldım ve bildiğiniz gibi şampiyon oldum.
Yarışmanın ardından "Murat Boz beni kıskanıyordu" açıklamaların çok tartışıldı
-Doğruları söyledim. Tüm kızlar bana hayrandı Murat Boz ilginin kendi üstünden bana kaymasını çekemedi tabi.
Albümüne gelelim. İsmi biraz enteresan "Starbucks kızları". Neden böyle bir isim seçtin?
-Sosyal bir mesaj vermek istedim. Tiki kızları ti ye almak istedim ama pek beceremedik rezil olduğumuzla kaldık. Ama bu da tuttu enteresan.
Basında yapımcın ile sorunlar yaşadığın yazıldı. Doğru mu bu haberler?
-Ne yazık ki doğru. Bunu da sizin vasıtanız ile açıklamak istiyorum. Yapımcım ne yazık ki bu süreçte üstüne düşeni yapamadı. Reklam masrafı olmasın diye albüm tanıtımını Facebook dan yaptık. Sosyal bir herifte değil topu topu 70 arkadaşı var. Bizim albümün reklamını sadece 70 kişi gördü yani başlangıçta.
Ama şuan fenomensin. Tarzı en çok taklit edilen şarkıcı seçildin örneğin.
-Benim sayemde. Starbucks kızları' nı insanlar çok sevdi. Tarz meselesine gelince, yapımcıdan bir imaj maker ile anlaşmasını istedik para yok dedi. Bende bizim mahalledeki Apaçi Ali abimden rica ettim sağolsun yardımcı oldu. Tüm apaçiler benden esinlendi, tarzımı taklit ediyorlar zannediyorlar. Halbuki adamlar kırk yıllık apaçi benden görmediler yani.
Yerli Justin Bieber yakıştırması için ne düşünüyorsun?
Böyle bir yakıştırma var evet ancak koşullar farklı. Orada ki imkanlar bizde yok ne yazık ki. Klip çekmek için lise bulamadık ya. Müdüre rüşvet vermek zorunda kaldık. Adam modellerle dansçılarla klip çekiyor benim klipte seymenler vardı o da tanıdık. Hayran kitlemizde farklı. Beni daha ziyade erkeklerin dinlemesi kafamı karıştırmıyor değil.
Peki Tankut bitirmeden önce hedefinin ne olduğunu merak ediyorum.
-Hedefim önce Eurovision' da ülkemi tanıtmak sonra dünyaya açılmak. Bunun için Antalyada garsonluk yapan kuzenimle bir şarkı bile yaptık adı "Are you dance?" Gerçekten iddialıyım bu konuda

Tatlım Bu Jüri Bir Harika

    Ekranlara Demet Akalın ve Serdar Ortaç gibi süper iki transferle dönmeye hazırlanan Popstar yarışması şimdiden heyecanla bekleniyor. Biz de Yalan Yanlış Haber Ajansı olarak sizin için bu jüriyi değerlendirdik.
    Soğukkanlılığı, tecrübesi, bilgisi ve güçlü fiziğiyle tanınan Orhan Gencebay takımda defansın bel kemiği olacak  gibi gözüküyor. Bunun yanında, takımın kaptanı da Orhan baba olacak muhtemelen.
    Birebirde oldukça etkili olan ve sert çıkışlarıyla yarışmacıları terleten( hatta bazen diğer jüri üyelerini de titreten) Bülent Ersoy takımın en önemli hücum silahı konumunda. Bülent Ersoy' un sert çıkışlarını neşeli ve esprili tavrıyla absorbe edebilmesi ve gider yapma, laf çakma konularında dünya çapında haklı bir ünü olan   Demet Akalın hücum yollarında Bülent hanım ile iyi bir ikili oluşturabilir.
      Takımın hiç şüphesiz en gizemli üyesi Serdar Ortaç. Yıllardır şarkılarında ne demek istediği merak edilen şarkıcının sırrını çözmek isteyenler Popstar'ı önemli bir fırsat olarak görüyor. Genellikle verdiği şarkılarla başka şarkıcıların başarısında katkısı olan Ortaç'ın  bu özelliğinden dolayı orta sahada görev yapması tahmin ediliyor.
      Tüm hayranları gibi bizde bu kadronun neler yapacağını merakla ve heyecanla bekliyoruz. Ancak şu bir gerçek ki Popstar bu sezon şampiyonluğun en önemli adaylarından biri.

9 Şubat 2013 Cumartesi

Türk Beyzbolcu İtiraf Etti: Beyzbola, Kurallarını Öğrenmek İçin Başladım

      Beyzbolu yıllardır filmlerden izleyen Türk genci, onlarca filmde izlemesine rağmen tüm çabalarına karşın beyzbol kurallarını öğrenemeyince beyzbola başlamaya karar verdi. Yalnızca muhabirimize konuşan genç "kendimi bildim bileli amerikan filmlerinde bir beyzboldur gidiyor. Biri topu atıyor, diğeri elinde sopa o topa vurmaya çalışıyor. Hadi vurdu diyelim bu defa başlıyor sağa sola koşturmaya ondan sonra statta kıyamet kopuyor maçı kazanmışlar meğer. Biz alışık değiliz abi futbolu biliriz o da kolay zaten. Top kaleye girdi mi tamamdır. Ne yaptıysam öğrenemedim bu sporun kurallarını. Bende beyzbol oynamaya karar verdim. Derken beyzbolcu olduk çıktık. Milli takıma seçildim ama annem hala hobi olarak yap oğlum napıcan beyzbol oynayıp, git adam gibi babanın yanında dükkanda çalış diyo. Yani bir de kabul görmüyoruz sporcu olarak. Umarım toplumun bu spora ilgisi artar" dedi.

8 Şubat 2013 Cuma

Yılmaz Morgül İçini Döktü

     Son zamanlarda atletik vücuduyla dikkatleri üzerine çeken Yılmaz Morgül dudaklarının sanıldığı gibi silikon olmadığını dudaklarını da spor yaparak şişirdiğini açıkladı.
 

  Özellikle son yıllarda  kendini spora veren ve baklavalarıyla gündeme gelen Kıvanç Tatlıtuğ' dan bile daha iyi olduğunu iddia eden Morgül " herkes dudaklarımın silikon olduğunu zannediyor. Oysa özel bir teknikle dudaklarımla da ağırlık çalışıyorum. Dudaklarım bu şekilde daha hacimli bir görünüme sahip oldu. Sanat camiasında beni çekemeyen insanların iftiralarına kimse inanmasın lütfen. Sesimi ve fiziğimi kıskananlar estetikli diyor bana oysa her şeyim doğal" şeklinde konuştu.
 

  Dünyaca ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo ile benzer fotolar vermesi ile ilgili sorulara ise " Ronaldo şişirilmiş bir yıldız. Ondan daha seksi bir vücudum var. Zaten doğduğumdan beri Barcelona taraftarıyım" dedi.

                 

5 Şubat 2013 Salı

Federasyonun İsyanı

        Türkiye Voleybol Federasyonu yetkilileri, plaj voleyboluna gereken ilginin gösterilmemesinden şikayetçi. Bugün yapılan açıklamada insanların plaj voleyboluna karşı nankör olduğunu dile getiren federasyon yetkilileri sözlerine şu şekilde devam etti: "Yazın her sahilde en az bir iki tane plaj voleybolu oynayan genç gruplar oluyor. Kızları tavlamak için ne hareketler görüyoruz inanamazsınız. 30 yıldır bu sporla uğraşıyorum yemin ederim sahalarda göremediğim smaçları servisleri buralarda görüyorum. Bazı arkadaşlarla konuştum da. Örneğin diskoda garsonluk yapan bir arkadaş vardı kendisine profesyonel olarak oynamayı düşünür müsün dedim ne diyon abi a.... diyip yanımdan uzaklaştı. Halbuki çok ciddi sormuştum."
        Federasyonun insanlara plaj voleybolunu sevdirmek için çeşitli etkinlikler düzenleyeceği belirtildi. İlk olarak ise Rusya'dan gelecek bir bayan voleybol takımı ile isteyen takımların maç yapacağı bir turnuva düzenlenmesi planlanıyor. Bu şekilde özellikle yetenekli genç erkekleri voleybola katmayı planlayan federasyon sonuçlardan umutlu.

3 Şubat 2013 Pazar

Kenancılar ile Kıvançcılar Kapıştı

      Uzun süreden beri Kenan İmirzalıoğlu ile Kıvanç Tatlıtuğ arasındaki rekabet bugün sokağa yansıdı ne yazık ki. İstiklal Caddesi' nde en büyük Kuzey pankartları taşıyan grup ile Kenan İmirzalıoğlu lehine sloganlar atan grup karşı karşıya geldi. Her iki grupta da hiç erkek bulunmaması dikkatlerden kaçmazken, bayanlar arasında kısa sürede sözlü atışmalar başladı. İmirzalıoğlu fanatiklerinin "Kıvanç ne ya ben hiç beğenmiyorum kız gibi." diyerek sataşması üzerine Tatlıtuğ hayranlarından cevap gecikmedi "Saçmalama kızım Kıvanç çok tatlııı. Hem de çok seksi görmedin galiba sen o baklavaları."
      Biber gazı ve tazyikli suyla müdahale eden polis grubu dağıtamayınca, yaratıcı bir yöntem kullanarak tırmanan gerilime son verdi. Emniyetten bir yetkili şöyle konuştu: "Ortam çok gergindi her an istemediğimiz bir olay çıkabilirdi. Üstelik bir grup Çağatay Ulusoy hayranının da yola çıktığını duyduk. Buraya gelselerdi iç savaş bile çıkabilirdi. Bizde Biscolata reklamının yeni versiyonunun bir saat sonra televizyonda verileceği söylentisini yaydık. Zaten sonra gruplar kendiliğinden dağıldı, koşarak evlerine gittiler. Şuanda korkulacak bir durum söz konusu değil her şey kontrolümüz altında."